Tarihimizin nakışı itibariyle güçlü olmak kavramı, özellikle erkekler için nefes almak kadar önemli bir mesele ve konu olmuştur. Zaman zaman ağırlık kaldırmakla, bilek güreşiyle veyahut beden güreşiyle ölçülür olmuş. Bunun yanı sıra atalarımız, atıcılık, kılıç kuşanma gibi alanlarda’da yarışmışlar. Cumhuriyet kurulduktan sonra Halter ve dövüş sporlarında gelişme görülünce, “Türk gibi kuvvetli” sözünün manası daha iyi anlaşılır olmuştur. Sanırım genetiğimizde kuvvetli olmak, oldukça yatkın ve önemli bir kodlama olsa gerek.
Bir insanın kuvvetli ve güçlü olduğunu nereden anlarız? Ağırlık kaldırarak, güreş tutarak, dövüş sporunda galebe gelerek, bilek güreşi yaparak? Bunlarıda boşverip uzun mesafeyi en kısa sürede koşarak mı? Yoksa, bu saydıklarımızın hepsini başarmak mı? Bu sorulara yanıt bulmak amacıyla farklı ülkelerde amatörce’de olsa anketler düzenlendi(*). Ankete katılanların çoğunluğu güç kavramını Ağırlık kaldırmakla ölçüşeceğini belirttiler.
Brezilya ve İngiltere gibi bazı ülkeler, dövüş sporlarını göstermişler. Japonya ülkesi, dövüş sporu ve güreşi temel almış. Arap ülkeleri Dövüş sporunu hedef göstermiş. Rusya, Amerika ve ülkemizde en güçlü sporcu kavramını Ağırlık kaldırma sporunda tanımlamışlardır. Rotamızı Kenya ve Etiyopya ülkelerine çevirdiğimizde ise Atletizm koşucularını göstermişlerdir. Anketten de anlaşılıyor ki, kuvvet-güçlü olmak kavramları farklı farklı değerlendiriliyor ve düşünülüyor.
Bu durumda öncelikle “en güçlü sporcu” tasvirini açıklamaya çalışalım.
Kuvvet kelimesi genel anlamda tek bir olguyu belirtmez. Bir insan yaptığı herhangi bir işte kuvvetli ve güçlü olabilir. Satranç oynayan birisi beyniyle, futbol oynayanlar nefes ve ayaklarıyla, basket oynayanlar ise nefes ve kollarıyla güçlü olabiliyor. Tabiki spordan spora geçiş yaptığımızda her sporun kendi alanı içerisinde kuvvetli olabilme durumu söz konusudur ve tarif edilirken; “x sporun en kuvvetli sporcusu” şeklinde tanımlanır. Aklınızdaki kuvvet kelimesini biraz daha açmak ve örneklendirmek istiyorum.
1. gruptaki sporcumuz: Ağırlıkçı yada Strongman’ci,
2. gruptaki sporcumuz: Güreşçi,
3. gruptaki sporcumuz: Boksör(yada diğer dövüş sporcusu)
4. gruptaki sporcumuz: Atletizmci(uzun-kısa koşucu)
Bütün bu gruplardaki sporcuların hepsinin, yeryüzünde kendi alanında en iyisi ve şampiyon sporcular olduğunu düşünün.
( Donnie Thompson, Yatarak 440kg itiyor. Sırtında 575kg kaldırıyor ve Yerden 390kg ağırlığı kesiyor.)
İlk gruptaki ağırlıkçı sporcuları ele alalım. Bir Amerikalı Ryan Kennelly, 490kg ağırlığı demir çubukla(barla) yatarak(bench press) itebiliyor. Bir başka Amerikalı sporcu Donnie Thompson, Sırtında 575kg ağırlığı bulunan Barı çömelerek(Squat) sırtında taşıyabiliyor. İzlandalı Benedikt Magnusson ise 460kg ağırlığı yerden temasını keserek havalandırıyor( Deatlift). Bu rakamları Süper Ağırsiklet sporcuları başarıyor. Sıkı durun. En düşük sikletteki sporcuların başardığı ağırlıklara bir bakalım. 52kg kategorisinde bulunan Polonyalı Andrzej Stanaszek, Squat(çömelme)'de tam tamına 300kg ağırlığı başarmıştır. Yine aynı sporcu, Yatarak itme'de (bench press) 182.5kg ağırlığı itmeyi başarmıştır. Yerden Kesme(deatlift) yarışmasında ise Hindistanlı E. Saajeva Bhaskaran sporcu tam tamına 260kg ağırlığı havalandırmıştır. İddialı olacak ama gerçek olan şudur ki, bugünki profesyonel spor branşlarının birçoğunda bu rakamları başaran hiçbir sporcu yoktur. İsterse sikleti 90kg olsun. Bizim araştırmalarımıza göre bu verdiğimiz rakamları, bir güreşçi, tekvandocu, basketbolcu, kayakçı, vücut geliştirmeci, boksör ve atletizmci başaramamaktadır. Gözlemlerimiz arasında %95 profesyonel sporcu grubu bu rakamları başaramıyor. Hatta size şöyle söyleyebilirim ki, yüzme, futbol, tenis, uzun maraton koşucusu, okçuluk, golf, yüksek çıta atlama, uzun atlama, bilardo ve eskrim sporcuların hiç biri yukarıdaki ağırlıkçı sporcunun başardığı rakamları kesinlikle başaramamaktadır yani başarabilen bir tane sporcu çıkmaz.
Bütün bunları bir kenara koyarsak, günlük ağır şartlarda ağır yük altında çalışan herhangi bir işçi, 15 sene çalışmış olsa bile, bu ağırlıkları başarması, %0.01 ihtimaldir. Bana göre kensinlikle imkansızdır. Bu durumda böyle bir sporcuya biz Dünyanın en güçlü sporcusu diyebilir miyiz?
Peki, güreşçilerin, bir ağırlıkçı kadar ağırlık kaldıramadığı kesindir. Örnek; Olimpiyatta Altın madalya kazanmış 80-90 kilogram vücut ağırlığında şampiyon mısırlı güreşçi’nin en fazla 170 kilogram ağırlığı itebildiğini biliyor muydunuz? Oysa aynı ağırlık kategorisinde bir ağırlıkçı 1980’li yıllarda 290 kilogram ağırlığı zaten başarıyordu. Bugün ise kat kat fazlasını başarıyorlar. Acaba siz aynı siklette dünya şampiyonu güreşçi ile dünya ağırlık şampiyonu arasında seçim yapsanız hangisinin daha güçlü olacağını düşünürsünüz?
Dünya Ağırsiklet boks şampiyonu Mike Tyson’ın eski antrenörü Cus T’amato’nun yardımcı antrenörleri Mike Tyson’ın 220 kilogram ağırlığı sırtına alarak yere çömelip tekrar kalkabildiğini ve yaklaşık 200 kilogram ağırlığı da yatarak itebildiğini açıklamış. Size şaka gelmesin ama bugün ki ve o zamanlardaki aynı siklette bulunan ağırlıkçılar, bu rakamlarla ısınma turu yapıyorlar. Sizce Tyson mı daha güçlü yoksa şampiyon Ağırlıkçı sporcular mı?
Müthiş adaleye ve müthiş nefese sahip Usain Bolt gibi bir koşucu, acaba bir ağırlık kaldıranla kuvvet anlamında yarışabilir mi? Karşılaştırma yapsaydık acaba cevabınız ne olurdu?
(Ahmet Taşçı, Kırkpınar Güreşlerinde 10 kez Pehlivan olmuştur. 25 yaşında spora başladı ve 10 kez şampiyon oldu. 50 yaşında Kırkpınar Pehlivanı oldu.)
İkinci grupta yer alan spor dalı güreş, tam anlamıyla alma, atma, çırpma ve itme gibi hareketlerle uygulanan inanılmaz kuvvet içeren spordur. Usta bir güreşçi, 80 kilogramlık bir insanı belinden kavrayıp, rahatlıkla arka üstü yere çarpabildiğini tahmin edebiliyorsunuzdur. Bu müthiş kuvvete, birde bedenen dayanıklık ve direnme gücü eklenince, ortaya aranılan kuvvetli bir sporcu tablosu ister istemez çıkıyor.
Anadolu’da Kuvvet ve Güç kelimeleri, güreş ve Ağırlık kaldırmayla ölçülüyordu. Çünkü, ortada herkesin kaldıramadığı bir ağırlık, ve bunu kaldıran birileri vardı. Mantikende böyle bir ağırlığı kaldıran bir insanın güçlü olarak vasıflandırılması normaldi. Osmanlı döneminde en popüler spor olan güreş’in, büyük şampiyon pehlivanları, hem görsel anlamda hemde kaldırdığı ağırlıklarla “en güçlü insanlar” vasfını alması da çok doğrudur. Güçlü rivayetlere göre bir Osmanlı pehlivanı tek koluyla 80kg’lık bir insanı ve sırtında 100kg’lık bir çuvalı yokuş yukarı rahatça taşıyabilmeleri, ancak kuvvet’le ölçülebilecek şeylerdi.
Bugün profesyonel güreş şampiyon sporcunun karşısına bir ağırlık şampiyonu, atletizmci yada şampiyon boksör’leri çıkması faydasız kalır. Çünkü şampiyon güreşçi istisnasız hepsini minderde devirirdi. Yoksa siz aksini mi düşünüyor sunuz? Hiç endişeniz olmasın. Şampiyon güreşçi, en kuvvetli strongmanci(ağırlıkçı) sporcusunu aşırı zorlanmadan minderde perişan eder. Bu durumda dünyanın en kuvvetli insanı kim oluyor sizce? Farklı spor dallarında şampiyon sporcuları yere seren güreşçi mi? Yoksa ağırlıkçılar mı yada nakavtlarla yere seren boksörler mi?
Üçüncü grup olarak ele aldığımız kuvvet sporu olan boks ve kickboks, tam anlamıyla dövüş sektörünü oluşturmaktadır. Mantık olarak siz bir insanı kavgada yendiğinizde, rakibinizden güçlü olarak adlandırılırsınız. Boks sporu, yumruk ve beden gücüne dayalı bir sahadır. Bu alanda kuvvetli olmak büyük önem taşır. Fakat kuvvet birinci temel olarak sporcuya sunulmaz. Öncelikle disiplin idman anlayışı,taktikler ve takip eden adımlar gösterilir. Boks sporu yapan sporcular aynı zamanda ağırlıklarlada çalışır. Ciddi bir kuvvet oluşturmak için devamlı itme türü egzersizleri takip eder. Fakat kesinlikle bir ağırlıkçı kadar ağırlık kaldıramaz ve kesinlikle bir güreşçi gibi rakibiyle minderde güreşemez. Çünkü boksör, belli kurallar çerçevesinde hızlılığını ve yumruk gücünü artırmıştır. Kondisyon olarak ringte uzun süre kalabilme dayanıklılığını artırmıştır. Dünya şampiyonu olmuş bir boksörün karşısına siz dünyanın en güçlü haltercisi, ağırlıkçısı yada güreşçisini çıkarırsanız sizce kim galip gelir? Boksörümüz bırakın kendi sikletindeki sporcuları, 20 kilo daha fazla ağırlığa sahip rakiplerini rahatça nakavt edebilecek kuvvete sahiptir. Bu etapta acaba boksör diğer kuvvet sporlarına nazaran dünyanın en güçlü sporcusu olmuyor mu? Cevabınız evet ise o zaman inanılmaz dehşet verici ağırlıkları yerden kaldıran ağırlıkçımıza ne demeli? aynı ağırlıkları en kuvvetli bir boksörün kaldırması imkansızdır. Bunu nasıl açıklayabiliriz? Yada güreş minderinde boksörün bir dünya şampiyonuna fazla şansı olmadığını bilmekteyiz. Bunu açıklamak mümkün müdür?
(Usain Bolt, 100 metre yarışında 9.58 saniye ve 200 metre yarışında ise 19.19 saniye ile Atletizm'de Dünya Rekoru kırmış sporcudur.)
Dördüncü grupta kondisyon ağırlıklı çalışan şampiyon atletizm koşucu sporcumuz bulunuyor. Bir koşucu, bedenin ve iç organların bütün nefes alma verme direncine dayanıklı olmak için çaba gösterir. Kasların ve sinir sistemlerin bu doğrultuda çalıştığını ve maksimum düzeyde inanılmaz hızlılık ve kuvvet oluşturduğunu bilmekteyiz. Bir boksör 100 metre’yi kaç dakikada tamamlayabilir? Bir ağırlıkçı yada güreşçi bu ağır kondisyon direncine ne kadar kuvvetli direnç gösterebilir? Kuvvet burada tamamen isyan eder. Çünkü kuvvet olgusu diğer sporcularda tamamen farklı boyutlarda idman ettirilmiştir. Bir koşucu kemik ve kas sistemlerini sertleştirir. Fakat hacime bağlayamaz ve kemik-kas kuvvetini sınırlı tutar. Kondisyon çalışmaları, tam anlamıyla vücudun maksimum kuvvetini ortaya koyar. Bilim adamları akciğer ve diğer organların kuvveti olarak belirtmişler ve bazıları ise iç organlar dış organlar beraber içli dışlı inanılmaz kuvveti oluşturduğunu söylemişlerdir. Kuvvet demek sadece bir insanı yere sermek yada yerden 400kg ağırlığı kaldırmak demek değildir. 85kg ağırlığında hangi güreşçi, boksör yada ağırlıkçı sporcu, 100 metreyi 10 saniyenin altında koşabilir? Öyle ise sizce atletizm yapan bu sporcumuz diğerlerine oranla daha kuvvetli değil midir?
Son olarak anlıyoruz ki, Kuvvet sektörü ve algısı spor branşlarına göre değişiklik arz ediyor. Buna rağmen popüler “kuvvet” blançosunu oluşturmak adına dünya’da çabalar sarf ediliyor ve seyircileri heyecanlandırmak için bir gladyatör oluşturmak çabasındalar.
Güreş, Ağırlık kaldırma ve dövüş sporu ana temel kuvvet sektörünü oluşturuyor. Zaman geçtikçe bu 3 sporu birleştirmek isteyenlerde oldu. Çok defa farklı düşünceler geçti. Bugün gelinen noktaya göre Dünya’da iki spor dalı bulunuyor ki, bu sporlar gerçektende “kuvvet” olgusunu fazlasıyla içine barındırmış durumdadır. Bunların birisi “MMA- kafes dövüşü” ve “Strongman- ağırlık sporu”.
(Mariusz Pudzianowski, Karate'de Kyokushin yeşil kemer sahibi.Strongman tarihinde En çok Şampiyon olan sporcu ve şu an MMA kafes dövüşünde yarışıyor. Üç kere Dünya'nın en güçlü adamı olarak ödül aldı.)
MMA dövüş sporunda güreş, boks, kickboks, muay tay ve diğer bütün dövüş spor branşlarını içinde barındıran bir arena’dır. Böyle bir spor sahasında galip gelebilecek sporcu, “en güçlü sporcu” ünvanını taşıması beklenilmiştir ve nitekimde bir manada öyle olmuştur. Fakat bu spor dalıda teknik ve taktik sistemlerden oluşmuş ve bir hamlede dünyanın en güçlü dövüşçüsünü nakavt edebilecek donanıma sahip olması, zaman zaman sıkıcı hale getirebiliyor. Boks branşı gibi dişe diş bir mücadele’nin zaman zaman ötsine geçebiliyor. Herşeye rağmen, seyircileri coşturmada güzel bir kuvvet spor sahası diyebiliriz. MMA’da güreşçi bir sporcunun dövüş kulübüne girmesi ve şampiyon olması mümkünken, Boks lisanslı sporcunun MMA’ya girip başarı göstermesi veya Kickboks Muay tay alanından gelerek MMA’ya girrip başarı göstermesi de mümkün görülüyor.
Strongman branşında normal halter ve powerlifting alanlarına göre sabitleşmiş bir demir çubuğu aynı orantılarda öterek uygulanılan kuvvet sahasını oluşturmuyor. Çok daha ötesinde bir gülle taşı kaldırma, atrabayı kaldırma, traktör lastiğini kaldırarak belli bir msafeye kadar götürme, 100 kilogramdan fazla olan ağırlığı en kısa sürede belirtilen noktaya taşıma, kalın ağaç kütlesini en yükske tekrarda ayakta yukarı doğru itebilme kaldırma, sırta yüklenen bir ağırlığı en kısa rede hedefe taşıma gibi farklı fraksiyonları olan günlük yaşantıyada akseden bir kuvvet sahası görmekteyiz. Burada hızlılık, nefes ve zamanla yarışma konusuda bulununca, çok daha ötede bir kuvvet sahası incelenmiş bulunuyor. Gerçektende Strongmanciler Dünyanın en popüle kuvvet sporcularıdır. İstisnasız dehşet verici bir “kuvvet” e shaipotirler. Peki, hem strongman hemde dövüş sporu kombinesi yapılmışmıdır? Pudzianowski isimli Polonyalı bir Strongmanci, 4 kere Dünyanın en büyük strongman yarışmasınd aşampiyon oldu ve rekorlara imza attı. Bu sporcu daha sonra MMA brnaşına girdi ve başarıda göstermiş durumdadır. Pudzianowski, gerçektende “en güçlü sporcu” ünvanını hak etmiş durumdadır.
Bunun dışında Alistair Overeem isimli Hollandalı sporcu, K1 diye adlandırılan muaytay ve kickboks müsabakasında Dünya şampiyonu olduktan sonra MMA Kafes dövüşünde de dünya şampiyonu olarak Tarihe adını altın harflerle kazdırdı. Bu sporcu’da Dünyanın en kuvvetli sporcusu olma ünvanını hak ettiğini düşünüyoruz.
Böylesine kuvvetli sporcuların sayısı az değildir. İsimlerini saymamız gereken birçok sporcu vardır. Güreş, Halter yada Boks alanlarında saymamız gereken birçok isimleri, toplumumuz zaten biliyor ve bu sporcular da gerçeken müthiş kuvvet potansiyeline sahiptir. Fakat farklı spor branşlarını birleşirerek bir nktada buluşmak, kuvvet anlamında meydan okumanında ötesinde doğru bir kuvvet sahasını bize gösteriyor.
Elbetteki Spor branşları kndi çerçevesinde en güçlü sporcuyu oluşturuyor. Örneğin Alistair Overeem, Güreş şampiyonasına girmiş bulunsa Olimpiyat şampiyon olması oldukça zordur. Pudzianowski’nin Dünya Boks şampiyonunu devirmesi de bir o kadar zordur. Dünyanın en güçlü insanı bir başka sporda en güçsüz insanı konumuna düşebilmektedir. En kuvvetli insanlarını sadece bir spor dalında belirlemek spor anlayışına ters düşmektedir. Buna rağmen ortak noktada buluşmak- bir açıdan mantıklı gelmekte ve popüler olmaktadır.
Dünyanın en güçlü sporcusu olmak istiyorsanız, bizim önerimiz 3 farklı brnaşı birlikte uygulamanızdır. Bunlar, Ağırlık kaldırma(strongman tarzında), Dövüş sporu(boks) ve Güreş. Bunun yanında Ruhen’de güçlü olmanız gerekiyor. Eğer beyniniz buna hazır değilde ruhen dinamik değilseniz, başarılı olmanız zordur.
Gerçek anlamda dünyanın en güçlü insanı, Squat egzersizinde 500kg kaldırabilmek yada yatarak sehpada 380kg bench press yapabilmek değildir. Olimpiyatlarda yerden 250kg ağırlığı alıp havaya kaldırmakta değildir. Veyahut bir yumrukta rakibinizi mindere sermenizde çok fazla meseleyi açıklamaz. Asıl kuvvet sektöründe BÜTÜNLÜK önemlidir. Squat alanında 250kg kaldırın önemli değil. Bench Press’te 250kg itebilirsiniz. Fakat sırtınıza aldığınız 50kg yükü bir kilometre taşıyabilmeniz, iki şişe kasayı alıp evinize yorulmadan getirebilmeniz, halı sahada maç yaptığınızda nefesinizin hemen kesilmemesi, minderde güreşirken sizden 10kg hafif bir güreşçiye mağlup olmamanız ve kum torbasına değilde rakibine yumruk attığınızda etkisiz hale getirebilmneiz ve çok iyi kavıs çizebilmeniz, sizi kuvvet alanında en iyisi yapacaktır eminim.
Balzac’ın meşhur sözüyle bitirelim: “Her Kuvvet, Sabır ile Zaman’ın birleşmesiyle elde edilir.”
Kaynak-Bu makale www.vucutbilim.com'dan kopyalanarak alıntı yapılmıştır.
boksta Lionel Butler tyson falan hikaye
YanıtlaSil